Tekneyle gezinirken gözlerinizin önünde iki yavru ayının boğulduğunu görseydiniz ne yapardınız?
Bu durum, 2017’de bir grup Rus balıkçının karşılaştığı zor bir ikilemdi. Her şeyden habersiz sadece balık tutmak için göle açılan balıkçılar, iki yavru ayının boğulmak üzere olduğunu fark ettiklerinde yakında tüm hayatlarını değiştirecek hızlı bir karar vermek zorunda kaldılar.
Peki plan neydi ve olaylar nasıl gelişti? Boğulmak üzere olan yavru ayıları annelerine geri döndürebildiler mi? Bu soruların cevaplarını öğrenmek için okumaya devam edin!
Ayıların başı nasıl belaya girdi?
Tüm bunlar, Sibirya’nın dondurucu soğuğunda yer alan Vygozero Gölü’nde meydana geldi. Bu bölgede, sıcaklıklar genellikle -20 santigrat dereceye kadar düşer. Eğer bir insan burada suya dalacak olursa, neredeyse anında donar ve hipotermiye girmesi kaçınılmaz olur.
Bu dondurucu suda hayvanların da pek başarılı olduğu söylenemez, bu yüzden ayıların da bir noktadan diğerine hızla yüzmesi önem arz etmektedir. Bir noktadan sonra, bir anne ayı ve iki yavrusunun gölün bir kenarından diğer kenarına geçmek amacıyla suya dalması gerekmişti.
Ne yazık ki, anne ayı yavrularının yüzme becerilerini gözünde fazlaca büyütmüştü. Yavrular buz gibi suda mahsur kalırken, anneleri yüzmeye devam etti. Kulağa acımasızca geliyor olabilir, ancak annenin çırpınan yavrularını kurtarmasının çok mümkün olmaması nedeniyle geriye sadece kendini kurtarmak kalıyordu.
İşte o anda en beklenmedik kahramanlar ortaya çıktı: Rus balıkçılarla dolu bir tekne!
İnsanlar kardeşçe davranıyorlar
Kaçınılmaz an gelmişti, mürettebatın bir karar vermesi gerekiyordu: ayıları kurtarmak mı, yoksa bırakıp gitmek mi? Bu, vermesi sandığınız kadar kolay bir karar değildi. Ne de olsa, bu yavruların daha önce bir insan yüzü görmemiş olması çok muhtemeldi ve onları insanlarla dolu bir tekneye almak, birçok insanın hayatının tehlikeye girmesine sebep olabilirdi.
Ancak sonunda, bu riski almaya değeceğine karar verdiler. Daily Mail’de belirtildiği üzere, Moskova’nın deneyimli balıkçılarından Ruslan Lukanin, bu kararı mükemmel bir şekilde özetlemişti: “Tabii ki tehlikeliydi. Ama onlar da canlı. Görmezden gelemezdik.”
Tabii ki, yavruları kurtarmaya karar vermek zordu. Ama işin nasıl başarılacağını halletmek ise başlı başına farklı bir meseleydi!
Doğaçlama bir plan yapmak
Yavruları gemiye alma tehlikesine göğüs germeye karar verdiklerinde, balıkçıların karşılaştığı en büyük zorluk lojistikti. Balık avlamak için özel olarak tasarlanmış hassas ekipmanlarla dolu küçük bir tekneleri vardı. Bu ekipmanların, beklenmedik bir ayı kurtarma operasyonu için işe yarayacağına dair bir garanti yoktu. Bunlar bir sorun teşkil etmeyecek olsa dahi, yavrular telaşa kapılıp saldırmaya başlarsa ekipman kolayca kırılabilirdi. Üstüne üstelik dikkat etmezlerse, tüm tekne sarsılarak ters bile dönebilirdi!
Yavrulardan birine yaklaştıklarında, küçük ayı canını kurtatmak için tekneye doğru uzandı. Ancak ayı kendisini yukarı çekip çıkamıyordu. Onun mücadelesini gören balıkçılar, suya batmış olan sıkıntılı yavruyu balık tutma kepçesi kullanarak balık tutuyorlarmışcasına yukarı çekmeye çalıştılar.
Bir grup çalışması
Sonunda, mürettebat ikinci bir balık ağı kullanmak zorunda kaldı. Sırılsıklam olan ayı yavrusu kuru halinden daha fazla ağırlıkta olduğu için ayıyı tekneye almak için birkaç kişi gerekti. Olağanüstü bir an yaşandı ve balıkçılar yavru ayıyı sakinleştirme ümidiyle ona şarkı söyleyip tatlı tatlı konuştular (hem yavru hem de kendileri için).
Sonunda grup, 68 kilogram ağırlığındaki ayıyı tamamen tekneye almayı başarabildiler. Mutluydular, ancak görevlerinin henüz bitmediğinin farkındaydılar. Sonuçta, ikinci bir yavru hala suda can çekişiyordu!
Başa dön ve tekrar et
İyi haber şu ki, ikinci yavruyu kurtarmak çok daha kolay oldu. Bunun ilk nedeni, balıkçıların artık ne yapmaları gerektiğini biliyor ve yeni bir plan yapmalarının gerekmeyecek olmasıydı. Bu nedenle, ikinci yavruyla aynı süreci basitçe tekrarlamayı amaçladılar. İkinci neden ise, diğer yavrunun daha fazla enerji kaybetmiş olmasıydı, bu da kurtarma sürecinde daha az direndiği anlamına geliyordu.
Artık her iki ayı da teknede olduğuna göre, balıkçılar yavrulara yiyecek vermeleri, kendilerinin üstesinden gelemeyeceği sıcak bir konfor alanı yaratmalarının gerekli olduğunu fark ettiler. Bu tatlı yavruların kahramanlarıyla beraber daha fazla kalmalarına gerek yoktu ve en kısa sürede anneleriyle yeniden bir araya gelmeleri gerekiyordu.
Yavruların annelerine teslim edilmesi
Yavruları annelerine geri götürmek, basit bir sebepten ötürü daha da zorlaşmıştı: anneleri ortalıkta gözükmüyordu. Balıkçılar bir kez daha yaratıcılıklarına başvurmak zorunda kaldılar ve anne ayının bilinen son konumuna doğru yola koyulmaya karar verdiler.
Karaya vardıklarında, balıkçılar hala anne ayıyı göremiyorlardı. Bu aslında gerçekten de korkutucuydu çünkü yetişkin bir dişi ayı, yavrularından çok daha büyük ve muhtemelen daha saldırgan olabilirdi, özellikle de balıkçıların yavruları için tehlike yarattığını düşünüyorsa. Sonuçta her anne yavrusunun güvenliği için elinden geleni yapar ve burada konu anne ayı ise gerisini siz düşünün!
Sonunda, balıkçılar işi doğaya bırakmanın en doğru yol olduğuna karar verdiler. Yavruları sahil kenarında salarak annelerinin kokusunu takip etmelerini sağladılar. Böylelikle en sonunda, minnettar bir anne ayı ile yavruları tekrar bir araya geleceklerdi.