Değerli takipçilerimiz, bugün her zamanki gibi, hakkında en fazla merak edilenler yazı serimizin muhteşem bir kısmıyla daha huzurlarınızdayız. Şimdiye kadar merak ve tutkuyla takip ettiğiniz ve sayfamıza düştüğü andan itibaren bir solukta okuduğunuz serimiz, bu sefer sizin için ülkenin belki de en yakışıklı ve yetenekli oyuncularının başını çeken Kıvanç Tatlıtuğ’u inceledi. Yakışıklı aktörün kariyeri, hayatı, ulaşmak istedikleri ve ilgi alanları üzerine az bilinen gerçekleri sizlerle paylaşıyor olacağız. İlk kez ekranlarımızı süslediği günden beri adeta hayatımızın bir parçası olan, her yaştan kadının sevgilisi haline gelen, birçok erkeğin tarzını günbegün takip ettiği bir fenomen o. Eğer sizler de bu jönün hayatı hakkında kenarda köşede kalmış az bilinen detayları merak ediyorsanız, haydi başlayalım.

1983 sonbaharının son günlerine yaklaşırken, masmavi gözlerini Adana’da dünyaya açan bu bebeğin, döneminin belki de en büyük aktörüne dönüşeceğini kimse o günden tahmin edemezdi. Lakin anne ve babası Trakya göçmeni olan bu bebek, daha lise çağına bile gelmeden bölgenin birçok basket kulübünün formasını terletmiş ve Ülkerspor’a transfer olup İstanbul’da üç büyük basketbol takımında boy göstermişti. Fakat bir antrenman esnasında yaşadığı sakatlık onu çok sevdiği basketboldan koparmıştı. Tatlıtuğ, hayatta birden fazla kez kendisine gelen şansları hep doğru değerlendirenlerden olmuştu ve annesinin gördüğü bir mankenlik ilanı sonrasında bu sektöre adımını atmıştı. Bu mesleği benimsemesiyle birlikte tekliflerin yağması da bir olmuş ve kendini 2002 yılında Best Model of Turkey podyumunun zirvesinde bulmuştu. Bununla yetinmeyen yakışıklı model, sonrasında dünya birincisi de olup bir süre hayatına Paris’te devam etmişti.




Burada geçirdiği süreç içerisinde, belki memleket hasreti, belki de gelen film ve dizi tekliflerinden dolayı ülkesine geri dönen Tatlıtuğ, ilk olarak bu sektöre Gümüş isimli diziyle adım atmıştı. Beyaz perdede üstün hünerlerini ve cazibesini sergilemekte başarılı olan oyuncu, tüm Türkiye tarafından tanınacağı rol için sadece bir yıl beklemişti. Türk edebiyatının başyapıtlarından olan Aşk-ı Memnu dizisinde canlandırdığı Behlül karakteriyle artık en gözde aktörler arasındaki yerini almıştı. Karakterine ait olan “Behlül kaçar” repliği resmen bir dönemin en popüler sözü halini bile almıştı. Ihlamurlar Altında ve Gümüş dizileriyle Ortadoğu’da taht kuran ve her yeni dizisiyle tahtını iyice sağlamlaştıran Kıvanç Tatlıtuğ, yıllardır Türkiye’de olduğu gibi Arap dünyasında da zirveden inmiyor.


Behlül karakteri sonrası, Kıvanç Tatlıtuğ’un oynadığı tüm diziler yayınlandıkları dönemin en sükseli yapımlarına dönüşmüş, taraflı tarafsız herkesi ekran başına kilitlemeye başlamıştı. Yirmi yıllık kariyerine yirmiye yakın dizi ve film sığdırmış olan Tatlıtuğ, gerçek anlamda bir kazanan olduğunu çeyrek asırdır aday gösterildiği 40 ödülün tamamını da evine götürerek ispat etmiştir. Her yaştan kadının gözdesi ve belki de tüm genç kızların beyaz atlı prensi olan aktör, aşkta da kazanan taraf olmayı başarıp 2016 yılında kendisinden 6 yaş büyük olan moda tasarımcısı Başak Dizer ile hayatını birleştirmiştir. Oğlu Kurt Efe’yi ise 2022 yılında kucağına aldığında eşiyle birlikte doğuma giren aktör, doktorların söylediğine göre o anda gözyaşlarına da hâkim olamamıştır. Oğlunun annesine olan sevgisini ise şu sözlerle dile getirmektedir: “Ben Başak’ı her gün bambaşka türlü sevmeyi öğrendim. Çok sevmek yetmedi çünkü… Bir insanı sevmek onun mutluluğu için çaba gösterdiğinde başlıyor. Onun gözlerindeki mutluluğu hissettiğim vakit karnım doyuyor.”


Kıvanç Tatlıtuğ, gündelik hayatında ise oldukça içten ve mütevazı bir karakter olarak kapılarını açtığı gazetecilere verdiği röportajlarda, kendisine yöneltilen “Kıvanç nasıl biridir?” sorusuna verdiği yanıtla aslında her şeyi özetliyor: Bazen en büyük okyanustan daha büyük bir hâl alabiliyormuş, bazense dünyadaki en azgın nehre dönüşebiliyormuş. Bazen de fazlasıyla dingin, bir sinek konsa onun titreşiminden ortaya çıkacak dalgayı görebileceğimiz kadar sakin bir göl gibi olurmuş. Kendisini yakından takip eden ve onu bir rol model olarak benimseyen gençlere verdiği tavsiye ise başlı başına bir vecize gibi: “Eskisi kadar umutlu olmadığımızı hissediyorum bir dünya vatandaşı olarak. Bu iklimde gençler mümkün olduğu kadar gerçekten sevdikleri şeyi yapsınlar. Umut anca böyle yeşerir. Bir şeyi zorla yapmasınlar. Ben hayatım boyunca hiçbir şeyi planlı programlı yapmadım. Buna ne dersen de. Belki şans benim yanımdaydı, belki fiziğimden dolayı avantajlı konumdaydım ama hiçbir şekilde düzenin bir parçası olmadım.”


Yakın bir arkadaşından Kıvanç Tatlıtuğ’u kısaca özetlemesini istediğimizde şu yanıtı alıyoruz: “Kıvanç ne zaman bir yere girse, tüm gözler ona döner. Kimi hayranlıkla, kimi kıskançlıkla, kimi aşkla, kimi sadece birkaç saniyeliğine bakar. Ama illa bakarlar. Etrafında önce büyük bir çember oluşur. Sonra o çember daralmaya başlar. İş adamları, gazeteciler, hayranlar, oyuncular, sosyal çevre gitgide boşluk kalmayacak kadar daraltır bu çemberi. Ailesinin, eşinin, arkadaşlarının, hatta onların ailelerinin üzerine çok titrer. Bu çemberin içinde onlara da sahip çıkar. Katı kuralları vardır. Prensiplerinden ödün vermez. Özel hayatını da mümkün olduğu kadar sakınır saklar çünkü onun için dünyadaki en büyük zenginlik ailedir.”


Böylece Kıvanç Tatlıtuğ hakkında öğrenmek isteyebileceğiniz her şeyi de bu şekilde öğrenmiş oldunuz. İleride yeni şeyler yaşandığında da anında haberdar olabilmek ve daha fazlası için kesinlikle takipte kalın çünkü çok daha fazla ünlüyle, çok daha fazla bilgiyle ve daha sansasyonel içeriklerle birlikte sizlerle olacağız. Hoşçakalın.

